Akan Suda Hayat Var
Dün arkadaşlarla birlikte bir eyalet parkında yürüyüş yapmaya gittik. Parktaki yürüyüş güzergahı baştan sonuna kadar bir akarsu kenarında ilerliyordu. Yürüşüye ilk başladığımız yerde su durağandı. Durağan olması sebebiyle de hayli kirli gözüküyordu. Suyun rengi koyu yeşile dönmüştü. Yürüyüşümüzde ilerledikçe suyun hareketlendiğini, zaman zaman hızlıca aktığı yerlerde çoştuğuna şahid olduk. Az önce gördüğümüz o durgun ve kirli su ilerde hareketlenmesi ile tertemiz çoşan bir suya dönüşmüştü.
Bu zaman zaman akan ve durağanlaşan sudaki yürüyüşümüz esnasında bir taraftan da hayat döngüsünü düşünmeye başladım. Zaman zaman bizim de aktığımız ve durağanlaştığımız zamanlar oluyor. Hayat, her an bir oluş halinde. Bu farklı dönemler ya da durumlar bir suyun serüveni gibi. Yeter ki durağanlaşan dönemleri nihai yerimiz sanıp umutsuzluğa düşmeyelim ya da çağlayan yerleri nihai noktamız sanıp kibre, gurura kapılmayalım. Her ikisini de yolculuğun bir parçası gibi görebilelim ve durmayalım.
Akmaya devam edelim. Bazen hızlı, bazen yavaş. Çünkü akan suda hayat var. Sırtımızdaki gereksiz yükleri bırakalım ki bu hayat yolculukta daha kolay ilerleyebilelim. Akalım, hayat bulalım ve hayat olalım.